| Beyniniz Hakkında 10 İlginç Bilgi
  http://www.bence10.com/wp-content/uploads/2010/09/head_and_brain.jpg">  1. Beyniniz, buzdolabınızın ampulünden daha az enerji tüketirBeyin 12 watt gücünde enerji kullanır ki büyük boy iki muzdan elde 
edilecek enerjiye eşittir. Vücut ağırlığının sadece %3’ünü oluşturmasına
 karşın beyin bütün enerjisinin yüzde17’sini tüketir. Bu enerjinin büyük
 kısmı ise beynin bakım ve destek faaliyetlerine gider. Dikkatli ve 
yoğun düşünme esnasında harcadığınız enerji o kadar küçüktür ki fark 
edilmez bile.
 2. Sık yaşanan jet-lag hafızaya zarar verebilirJet-lag sadece sinir bozucu olmakla kalmaz, eğer sık aralıklarla 
tekrarlanırsa beyin sağlığınıza zararlıdır. Sıklıkla kıtalararası uçuş 
yapan insanlar beyin hasarı veya hafıza zayıflığı yaşayabilirler. 
Muhtemelen bunun sebebi jet-lag sırasında çok fazla stres hormonu 
salgılanması ve bu hormonların beyin lobuna ve hafızaya zarar 
vermesidir.
 Vardiya usulü çalışan insanlarda da benzer bir risk söz konusu olabilir.
 Çalışma saatlerinde sıklıkla meydana gelen değişiklikler, tıpkı sık 
yapılan uçak yolculukları gibi, strese neden olmakta bu da vücut ve 
beyin üzerinde hasar yaratmaktadır.
 3. Gürültülü bir odada niçin telefon konuşması yapmak zordur?Gürültülü yerlerde cep telefonuyla konuşmak zordur. Cep telefonunuz 
içinde bulunduğunuz odanın sesleriyle hattın diğer ucundan gelen sesleri
 karıştırmak suretiyle beyninizin işini zorlaştırmaktadır. Bu durumda 
beyniniz telefondaki arkadaşınızın sesiyle odadaki diğer sesleri ayırt 
etmekte zorlanmaktadır. Telefonunuzun mikrofonunu elinizle kapattığınız 
anda aslında içinde bulunduğunuz odadaki seslerin telefona girmesine 
engel olduğunuz için ses karışımına engel olmakta ve beyninizin işini 
kolaylaştırmaktasınız.
 4. Video oyunları, aynı anda birden fazla işi yapabilmenize yardımcı olabilirDikkatinizi aynı anda birden fazla şeye yöneltebilme yeteneği pratik 
yaparak artırılabilmektedir. Bu konuda yapabileceğiniz pratik ise, pek 
çok hedefe ateş etmek zorunda kaldığınız bir video oyunu olabilir. Bu 
tür oyunlar dikkatinizi ekrandaki her alana yaymanızı gerektireceği için
 olayları çabuk kavrama ve çabuk reaksiyon verme konusunda egzersiz 
yerine geçebilir. Tetris oynamak aynı etkiyi yapmaz çünkü tetris 
oynarken birden fazla noktaya aynı anda dikkatini yöneltmek yerine 
sadece bir tek parçaya odaklanmış oluyorsunuz. Ama bu şekilde bir 
düşünce tarzıyla çocuklara iyi bir örnek olmadığınızı da bilmelisiniz.
 5. Beynin bir şaka merkezi vardırMizah denen şeyi tanımlamak zordur ama onu gördüğümüzde hemen tanırız. 
Mizahın tarifini yapmaya çalışan bir teoriye göre, mizah kendi içinde 
bir sürpriz unsuru içermelidir –bir sonraki cümlede ne olacağını 
bildiğimizi sandığımız halde esprinin kendisi bizi başka bir noktaya 
götürmelidir- sonra da vardığımız bu yeni noktayı önceden tahmin 
ettiğimiz noktayla karşılaştırarak yeni bir perspektif elde ederiz. 
Mizahın beynimizde algılanma şekli aşağı yukarı böyledir.
 Fıkra anlatmanın ya da espri yapmanın bulmaca çözmekten farkı ise, 
günlük yaşamda her gün rastlamayacağımız türden ama kendi içinde tutarlı
 bir hikâyenin bulunmasıdır. Beyinlerinin ön lobu (bilhassa sağ lobu) 
hasar görmüş bazı hastalar, yapılan esprileri anlayamamaktadır. Genelde 
bunun nedeni, fıkra ya da espriye konu olan imajları yeni bir 
perspektifle değerlendirme aşamasında beynin normal fonksiyonlarını 
yerine getirememesidir. Bu türden insanlar, anlatılan bir fıkradaki 
hikâyeyi takip edebilir ama fıkranın sonunu nasıl bağlarsanız bağlayın 
asla komik bulmazlar.
 6. O şarkıyı bir türü hatırlayamıyorsanız sebebi varBazen bir şarkı veya şarkının bir bölümü aklınıza takılır kalır, bir 
türlü hangi şarkı olduğunu hatırlayamazsınız. Çok sinir bozucudur 
gerçekten. Ama beynin ‘sıralı hatırlama’ ilkesi, hafızamızın işleyişi 
açısından özel ve kullanışlı bir göreve sahiptir. Her şeyi olay akışının
 sırası içinde hatırlamamız gerekir. Herhangi bir kâğıda adınızı 
yazarken, sabahları çay demlerken veya akşam evinize dönerken hangi 
sokaklardan ve kapılardan geçeceğinize karar verirken bile beyniniz bu 
kurala göre çalışmaktadır.
 Bu ‘sıralı hatırlama’ fonksiyonu sayesinde günlük işlerimizi 
sürdürebiliyoruz. Bir şarkının veya bir film repliğinin sadece bir 
parçasını düşündüğünüzde, beyniniz –anılarınızın arasında- bu bilgi 
parçacığını eşleştireceği bir olay dizini aramaktadır. Büyük ihtimalle 
beyniniz en sonunda bu parçacığı bulacak ve siz aklınıza takılan o 
şarkıyı hatırlayacaksınız. Ama eğer ‘aklınıza takılıp kalmış olması’ 
sizi rahatsız ediyorsa ve o anlık takıntıdan kurtulmak istiyorsanız, 
beyninize uğraşması için başka bir ‘sıra’ verin. Söz gelişi başka bir 
şarkıyı düşünün veya söylemeye çalışın. Muhtemelen beyniniz ‘dağınık 
hafıza kalabalığı’ içinde sizin yönlendirmenizle biraz daha kısa sürede 
sonuca ulaşacaktır. Umarız bu yöntemi denerken başka bir can sıkıcı 
şarkıya takılıp kalmazsınız.
 7. Güneş ışığı hapşırmanıza neden olurParlak güneş ışığına bakan pek çok kişi hapşırır. Niçin böyle bir 
refleks vardır ve nasıl çalışır? Hapşırmanın temel fonksiyonu bellidir: 
sizin nefes yollarınızı rahatsız eden madde veya parçacıkların dışarı 
atılması. Hapşırmayı kontrol eden merkez beynin lateral medulla denilen 
bölgesindedir. Bu bölgenin hasar görmesi halinde hapşırabilme 
yeteneğimizi kaybederiz. Hapşırma genellikle ‘rahatsız edici’ bir 
unsurun uyarısıyla tetiklenir. Bu uyarının beyinde ulaşacağı nokta 
‘lateral medulla’dır. Bu bilgi beyne burnumuzdaki çeşitli sinirler 
vasıtasıyla iletilir. Bu sinirlerden biri de trigeminal sinirdir ve çok 
yoğun çalışan bir trafiğe aracılık etmektedir. Normalde parlak güneş 
ışığının yalnızca göz bebeklerinin küçülmesini tetiklemesi gerekirken 
burun kaşındırıcı impulsları ileten komşu bölgelerdeki nöronlar da aynı 
şekilde etkilenebilmekte. Gözbebeklerinin küçültülmesi sinyali bu 
nedenle bazen hapşırmaya neden oluyor.
 8. Kendinizi gıdıklayamazsınızGıdıklanma konusunda duyarlı hastaları muayene ederken doktorlar 
hastanın elini kendi elleri üzerine yerleştirerek gıdıklanma hissine 
engel olurlar. Bu nasıl olmaktadır? Çünkü gıdıklanmaya ne kadar duyarlı 
olursanız olun, kendinizi gıdıklayamazsınız. Bunun nedeni beynimizin 
etrafımızda olan bitenleri takip ederken pek çok hissimiz arasında en 
önemli olanları hissetmeye programlanmış olmasıdır. Mesela oturduğunuz 
sandalyeyi veya ayağımıza giydiğimiz çorabı –özellikle onları 
düşünmediğimiz sürece- hissetmeyiz ama omzumuza dokunan bir el hemen 
bizi irkiltecektir. Beynin bu ‘hisleri ayırt etme’ fonksiyonunu 
sürdürebilmesi için bizim temasımızı başkalarının temasından ayırt 
etmeye yarayan bir sinyal üretmesi gerekmektedir. Bu fonksiyonu 
gerçekleştiren ise beyinciktir. Yaklaşık 110 gram ağırlığındaki bu 
organ, kendi eylemlerimizin yaratacağı hisleri tayin eden yerdir. 
Beklenen veya beklenmeyen reaksiyonları ayırt etme işi beyinciğe aittir.
 Beyincikten gelen sinyallere göre, beyin bu hissin önemli olup 
olmadığına karar verir. Gıdıklanma hissi abartılmış bir refleks olmakla 
birlikte, eğer size dokunan gene size ait bir organsa, beyin bu 
gıdıklanmanıza değil, dokunduğunuz organdan (mesela elinizden) gelen 
hislere öncelik verecektir.
 9.Esnemek beyni uyandırır.Esneme aktivitesini uyku hali veya sıkılmış olmakla ilişkilendirmemize 
rağmen esnemenin fonksiyonu uyandırmaktır. Esneme, daha fazla miktarda 
havanın ciğerlerimize dolmasına neden olacak şekilde kas gruplarını 
çalıştırır ve kanımızdaki oksijen oranını hızla yükselterek bizi 
uyandırır. Memeli hayvanlar ve kuşlarda da esneme vardır. 12 haftalık 
olmuş fetuslarda esneme olduğu gözlenmiştir. Esnemenin, vücut tarafından
 tam uyanıklığa erişmek amacıyla başlatılan bir hareket olduğunu 
düşünün. Ve esnemek bulaşıcıdır. Odada bir kişi esnerse diğerleri de 
esnemeye başlar. Bunun nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, topluluk
 içinde birisi ‘uyanıklığa ihtiyaç duymuşsa’ herkesin ‘uyanık olması’ 
gerektiği şeklinde toplumsal bir içgüdüden kaynaklanıyor olabilir. 
Köpeklerin esnemesi, stresli bir durumda ‘rahatlatıcı’ etki 
yaratmaktadır. Köpekler esneyerek etrafındakileri ‘sakinleştir’. 
Huzursuzluk eden köpeğinizin karşısında esneyerek onu 
sakinleştirebilirsiniz.
 10. İrtifa arttıkça beyin garip resimler görürBuna benzer olgulara dağcılarda da rastlanır ki bunların pek çoğunun 
mistik kişiler olmadığını biliyoruz. Bunun nedeni genelde yerden 
yükseldikçe havadaki oksijen oranının düşmesi ve beyne daha az oksijen 
gitmesidir. 2 bin 400 metre yükseklik bu durumda bir sınır değer olarak 
kabul edilmektedir. Bu yükseklikten daha yukarı tırmanan dağcılar 
görünmeyen bir takım varlıkları hissettiklerini, kimisi ise yanlarındaki
 arkadaşlarının vücudundan ışık yayıldığını ve bazen sebepsiz yere 
korkuya kapıldıklarını bildirmişlerdir. Oksijen seviyesindeki düşmenin, 
beynin görsel ve duygusal sinyalleri kontrol eden bölümlerinde yavaşlama
 veya bozulmaya neden olduğu düşünülmektedir.
 Bu bilgileri bir yere not etmenizde fayda var. Çok akıllı olduğunu iddia
 eden bir arkadaşınızı kızdırmak istediğinizde ona ‘beynini ne kadar 
tanıdığını’ sormak isteyebilirsiniz belki.
 
 -------------
 http://hizliresim.com/O2dPQD">
   |