81 yıl öncenin rövanşını kim kazanacak
http://www.veteknoloji.com/bigresim.php?bresim=20080913035002_cern.jpg">
Dünyanın en büyük parçacık fiziği laboratuvarı CERN yapılan
deney, aslında bilim tarihinin en büyük kapışmasının bir rövanşı gibi.
81 yıl önce dahi çocuk Albert Einstein ile Niels Bohr arasında benzer
bir tartışma yaşanmıştı.
Dünyanın en büyük parçacık fiziği laboratuvarı
Nükleer Araştırmalar için Avrupa Konseyi'nde (CERN) yapılan deney,
aslında bilim tarihinin en büyük kapışmasının bir rövanşı gibi.
CERN'deki deney, dünyayı oluşturan "büyük patlama"nın koşullarını
yeniden gerçekleştirme iddiasında. Ünlü fizikçi Stephan Hawking, bu
deneyde herşeyin anahtarı olduğuna inanılan parçacığa ulaşılamayacağı
kanısında. Karşı kutbun ağır topu Peter Higgs ise deneyin
başarılabileceğini savunuyor. 81 yıl önce de dahi çocuk Albert Einstein
ile Niels Bohr arasında benzer bir tartışma yaşanmıştı.
5 binden fazla fizikçi 10 yıldır CERN'deki deneye
hazırlanıyor. Deney "Büyük Hadron Çarpıştırıcısı"nın çalıştırılmasıyla
başladı. Bilim dünyası çarpışmalar sonunda şimdiye kadar keşfedilmemiş
parçacıkların açığa çıkmasını merakla bekliyor. Böylece fizik
modellerinin temelini oluşturan ve parçacıklara kütle özelliğini veren
"Higgs" parçacığı da tekrar ortaya çıkarılıp gözlemlenebilecek. Her şeyin anahtarı kayıp parçacık
Deneyin
sonucu insanlık tarihi açısından gerçekten kritik önemde. Zira, iddia
edildiği gibi Higgs parçacığı tespit edilemezse, Einstein ve Bohr
tartışmasıyla klasik fiziği ekarte eden kuantum fiziği bir anda alt üst
olabilir. Bilim dünyasında CERN merkezli olarak yaşanan bölünmenin
nedeni de bu. Stephen Hawking'in fikri, "Higgs bozonu" adlı
parçacıklara rastlanamayacağı yönünde. Hatta bunun için iş
arkadaşlarıyla 100 dolara bahse bile girdi. "Higgs parçacığı"nın kaşifi
Prof. Peter Higgs'in Hawking'e yanıtı ise oldukça sertti: "Hawking
fizikten anlamaz." Akademik çevrelerde LHC deneyinin tamamlanması
sonrasında ortaya çıkan sonuca göre 2 farklı görüşü savunan Hawking
veya Higgs ikilisinden birinin Nobel fizik ödülü alacağı konuşuluyor. Klasik fizik kuantuma karşı
Hawking
ile Higgs'den tam 81 yıl önce de kuantum fiziği bilim dünyasının
tartışmalarının ana eksenini oluşturmuştu. İlki 1911'de yapılan Solvay
konferansları doğum sancıları çeken kuantum fiziğinin tartışıldığı en
önemli arenaydı. Ancak Solvay konferansları arasında biri var ki, bu
fizik dünyasını alt üst etmişti. Ekim 1927'de 29 fizikçi konferansta
bir araya geldi. Bu 29 fizikçi Avrupa'nın en ünlü bilim adamları
olmanın yanı sıra, içlerinden 17'si konferansın öncesinde ve sonrasında
Nobel ödülü almıştı ya da alacaktı.
1927 yılı ayrıca "kuantumun altın yılları"
olarak tanımlanıyordu. 1900 yılında kuantum mekaniğini keşfeden Max
Planck'ın öğrencisi Werner Heisenberg "belirsizlik ilkesini" yeni
bulmuş, asistanı olduğu Niels Bohr ise "tümleyicilik prensibi"ni ortaya
atarak, Heisenberg'in kuramına büyük katkı yapmıştı. Bohr, keşfini
Solvay'den bir ay önce İtalya'da yapılan Como Konferansı'nda sundu. Ama
kuantum fiziğinin temellerini atan ancak sonrasında tüm mesaisini bu
kuramı boşa çıkarmak için harcayan Albert Einstein bu konferansa
katılmadığı için kozlar artık Solvay'de paylaşılacaktı. Kuantum, klasik
fizik kurallarını temelden sarstığı için o günlerde de gazetelerin
birinci sayfalarını kaplıyordu. Ve tarihi tartışma geldi çattı... Einstein: Tanrı zar atmaz
Brüksel'deki
en lüks otellerden birinde toplanan Solvay Konferansı'nın katılımcıları
da en az otel kadar şıktı. Resmi kıyafet giyinmekten nefret eden
Einstein bile konferans için koyu renk takım giymiş, kravat takmıştı.
Otel lobisinde buluşan fizikçilerin arasında hiçbir zaman kıyafetine
dikkat etmeyen açık renk damalı ceketi, papyonu ve sırt çantasıyla
Erwin Schrödinger de bulunuyordu. Her ne kadar Schrödinger'in kedisi
kuramıyla oldukça dikkat çekse de kuşkusuz konferans, tarihin
sayfalarındaki unutulmaz yerini Bohr ve Einstein'ın tartışmasına borçlu.
Sıkı
hazırlanan Bohr, kuantum fiziğine dair kuşkuları artan Einstein'ı
kolayca ikna edeceğinden emindi. Ne var ki, sonuç hiç de beklediği gibi
değildi. Bohr'un fikirlerini reddeden Einstein, özellikle belirsizlikle
ilgili düşüncelere acımasızca saldırdı. Bohr'un kuramını çürütmek için
her gün yeni deneyler ortaya attı. Öyle ki, tartışmalar konferans
salondan otelin lobisine, restoranına, barına kadar taşmıştı. Tam bir
devler savaşı yaşanıyordu.
Özellikle de akşamları sabaha kadar çalışılarak
oluşturulan deneyler, sabah kahvaltısında masaya konuluyor, 29 bilim
adamının tanıklığında sürüyordu. Ta ki, Einstein belirsizlikten bıkıp
tarihe geçen o ünlü sözü söyleyene dek: "Tanrı zar atmaz." Bohr'un
verdiği yanıt da aynı emin tonda oldu: "Einstein Tanrı'ya ne yapacağını
söylemekten vazgeç."
İlk raundun kazananı yok gibiydi. Ancak hiç bir
şey sona ermiş de değildi. Einstein belirsizlik ilkesine karşı
savaşmaktan vazgeçmemiş bir sonraki konferans için hazırlıklara
başlamıştı. 1930 yılında toplanan 6. Sorvay Konferansı'nda Einstein
öyle bir paradoks ortaya attı ki, bu ünlü e=mc2 formülüne dayanıyordu.
Basitçe Einstein şunu tezi ortaya koyuyordu: Radyasyonla dolu bir kutu
ve kutunun üzerinde de radyasyonu serbest bırakabilecek bir kapak
düşünün. Ayrıca kapağa bir saat iliştirilir ve böylece kapağın açıldığı
her an kaydedilebilir. Eğer kutuyu kapak açılmadan önce ve açıldıktan
sonra tartarsanız radyasyonun ne kadar kısmının içeride kaldığını ya da
ne kadarının yayıldığını tam olarak belirleyebilirsiniz; tabii kapak
bir saate bağlı olduğu için zaman da tam olarak bilinir. Böylece kutu
içindeki enerjiyi ve tam zamanı bilirsiniz. Fakat belirsizlik
prensibine göre enerji ve zamanı aynı anda ölçemezsiniz. İlk savaşı kuantum kazandı
Bu
paradoks Bohr için tam bir şoktu. Bohr'un o günkü halini yakın arkadaşı
ve meslektaşı Leon Rosenfeld şöyle anlatıyordu: "Bohr şok olmuştu.
Çözümü bir türlü bulamıyordu. Bütün gece son derece mutsuzdu.
Toplantıya katılan fizikçilerin birinden diğerine giderek Einstein'ın
haklı olamayacağına onları ikna etmek için çabalıyordu. Eğer Einstein
haklıysa bunun fiziğin sonu olacağını söylüyordu. Fakat bir türlü
Einstein'ın iddialarını çürütmeyi başaramıyordu. İki rakibin kulübü
terk edişlerini hiçbir zaman unutamayacağım... Einstein yüzünde alaycı
bir gülümseme, heybetli bir şekilde sessizce yürüyor, Bohr ise son
derece heyecanlı sanki Einstein'ı yakalamak için koşturuyormuş gibi
görünüyor. O gece Bohr, sabaha kadar uyumadan Einstein'ın iddialarını
çürütmek için çalıştı. Bunda da başarılı oldu."
Bohr,
ertesi günü Einstein'a gerçekten büyük bir darbe indirdi. Çünkü,
Einstein'ın ünlü izafiyet teorisini kullanarak tartım sürecinde saatin
durumunda değişiklik olacağını kanıtladı. Ve çoğu fizikçiye göre,
kuantumun kazanması anlamına geliyordu.
Bugün CERN'deki deneyin sonucu işte bu tarihi
hesaplaşmanın adeta ikinci raundu gibi. Bugün de fizik tüm umutlarını
CERN'de Higgs parçacığının bulunmasına bağlamış durumda. Şimdi sadece
fizikçiler değil, tüm dünya Hawking'in mi yoksa Higgs'in mi galip
geleceğini merakla bekliyor. 1927 EKİM SOLVAY EINSTEIN VE BOHR KARŞI KARYIŞA Einstein
ve Bohr arasında kuantum fiziği ölüm kalım savaşları yaşadı. Einstein
Bohr'un kuramını çürütmeye çalışıyor, Bohr ise savunmadaydı. Ve
Einstein sonunda "Tanrı zar atmaz" cümlesine karşılık, Bohr ise
"Einstein Tanrı'nın ne yapacağını söylemeyi bırak" diyerek ilk raundu
bitirdi. 2008 EYLÜL CERN HAWKING VE HIGGS KARŞI KARŞIYA CERN'deki
büyük patlama deneyinde Stephan Hawkings kuramı ortaya atan Peter
Higgs'in adıyla anılan Higgs parçacığının bulunamayacağını iddia
ediyor. Parçaçık bulunamazsa kuantum fiziği alt üst olacak. Higgs'in
Hawking'e karşı atağı ise ilginç, "O fizikten anlamaz."
http://www.veteknoloji.com/haberdetay.php?id=6697 - Kaynak
-------------
|