Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

Bozulunca Allah'a sarýlýyorum

Nereden Yazdırıldığı: Bilginin Adresi
Kategori: Haberler
Forum Adı: Güncel
Forum Tanımlaması: Türkiye gündemindeki konular ve Dünyada olup biten haberler...
URL: https://www.bilgineferi.com/forum/forum_posts.asp?TID=2412
Tarih: 24-11-2024 Saat 18:12


Konu: Bozulunca Allah'a sarýlýyorum
Mesajı Yazan: Hawk
Konu: Bozulunca Allah'a sarýlýyorum
Mesaj Tarihi: 18-12-2006 Saat 08:02
 
Nam-ý diðer ‘Kasap Mazhar’ net konuþtu: Bozulunca Allah’a sarýlýyorum
H. SALÝH ZENGÝN (zaman gazetesi)
Müzisyenliði kadar aktörlüðüyle de baþarýlý iþlere imza atan sanatçý Mazhar Alanson özel hayatta kendisini ve sevdiklerini koruma içgüdüsüyle çok asabi laflar ettiðini, hatta küfürlü konuþtuðunu itiraf etmekten çekinmiyor.

Bizim, anlamlý ve duygulu þarký sözleriyle tanýyýp sevdiðimiz Alanson kavgacý tavrýndan dolayý lisede 'Kasap Mazhar' olarak anýlýrmýþ. Alanson, sürekli asabi rollerde oynamasýný da baþka rol teklif edilmemesine baðlýyor. Kendi sesini beðenmeyen, magazin basýnýndan yaka silken, kendisini 'hayret makamý'ndan çok 'buselik makamý'nda gören sanatçý, en sevdiði þarkýsýnýn " Gözyaþlarýmýzý Bitti mi Sandýn" parçasý olduðunu söylüyor. Mazhar Alanson, iþine gelince Mevlevi meþrep, iþine gelince protest bazen öyle bazen böyle bir tablo çizdiði eleþtirileri için ise bakýn neler söylüyor: "Kendimi bozduðum zamanlar var. Konser serilerinde içki içip daðýtmýþým. Zor bir dönemden geçmiþim, ayrýlmýþým, basýn üstüme geliyor. Böyle bir dönemde o bozukluðun arkasýnda durmak zorunda kalýyorum. Fakat sonunda kendimi düzeltmek için sarýlacaðým tek þey tabii ki tekrar Allah oluyor. Tasavvufla kendi doðrumu buluyorum. Ýnþallah bundan sonra bozmam kendimi."

Mazhar Alanson: Millet sesimin nesini beðeniyor anlamýyorum

Bizi evinde aðýrlayan cool, romantik ve ironik sanatçý Mazhar Alanson’la her þeyi dobra dobra konuþtuk. Konuþtukça açýldýk, güldük-eðlendik. Þimdi de tüm samimiyetimizle karþýnýzdayýz, þapkasýz da çýkmak istemeyiz!

Þarkýlarýnýzýn geneline geleneksel duyuþlar, modern yaþama karþý bir ironi ve eleþtiri hakim. Bunlar ulaþtýðýnýz son menzil mi, yoksa ara duraklar mý?

Yýllar içinde kendimde iki þey keþfettim. Bir romantik dedikleri, bir de içerisinde taþlama olan mizahi þeyler. Yandým Yandým, Güllerin Ýçinden, Buselik Makamý, Sarý Laleler'in karþýsýnda Ali Desidero, Peki Peki Anladýk, New York Sokaklarý... Demek ki yýllar sonra bakýnca iki tane yön çýkýyor: Romantik-komik bir çocuk... Benim yapýmda böyle bir þey var. Kimi türkülerde, kimi protes þarkýlarda buluyor bunu, yanýna alternatif de koymuyor. Ben herhalde kendi romantizmimden sýkýlýp biraz da gýrgýr yapalým þu hayatta diye bakýyorum ki bunlar oluyor. Benim gibi bir renk de lazým Türkiye'ye.

Dýþarýdan size bakan birisi sizi hiç de gýrgýr modunda görmüyor ama. Son derece ciddi bir Mazhar Alanson var karþýmýzda.

Hiç ciddi deðilim. Maalesef insanýn suratý asýk olmak zorunda oluyor, asýlmayacak gibi de deðil. Magazin basýný da insanýn sinirlerine iyi gelen þeyler deðil. Zaten özellikle yapýyorlar. Hokkabaz filmini yaptýk, saðolsun Savaþ Ay sayesinde filmin tadýný çýkaramadýk. Þöyle 'film yaptýk' diye zevkini yaþayamadýk. Bir þeyin tam tadýný bir türlü almaya fýrsat verilmiyor. O çýkmasa yüzde yüz baþka biri çýkýp konuþurdu. Sadece medya deðil, insanýmýzýn bazýlarý da tuhaf. Mesela Orhan Pamuk'un yýllarca dantel gibi, nakkaþ gibi iþlediði kelimeler unutulup, 'Ermeni katliamý vardýr' dediði için Nobel ödülü verdilere getirdiler. Her bu lafý diyene verirler mi bu ödülü? Bir daha kaç yazarýmýz Nobel alýr? Zor. Yaptýðý 'bavul' konuþmasýnýn Amin Maalouf'tan aþýrdýðýný söylediler. Bu kýskançlýk deðil, hasetle ilintili. Bütün ülkeler Nobel aldýklarýnda göbek atýyorlar. Biz, vatan haini ilan ediyoruz. Böyle bir ülkede nasýl güleryüzlü olsun insanlar. 'Biz Nobel'i almýþ olamayýz." diye yaklaþýlýyor, inanamýyorlar. Beni de Hokkabaz'da baþarýlý buldular; ama bazý magazinci köþe yazarlarý filmimin hakkýnda hiçbir þey yazmadýlar, kostümüme laf attýlar. Ýllâ bir hafiflik, illâ bir sulandýrma yapýlacak. Emile Zola eseri deðil ki bu?

Ne yapsanýz kabahat mi oluyor?

Ne yapsam kabahat falan olmuyor. Tutturdular bir ara, Biricik Suden'le evlendikten sonra öyle bir kendilerini kaybettiler. Ben, devlet tiyatrosundan gelen bir eðitimle sahnede þov falan da yapmak istiyorum. Ama benim arkadaþlarým da tutup beni geriye çektiler yani. Kendileri de gelmediler. Çünkü herkese ayný kostümü giydiremezsin. Þimdi kendim solo bir albüm yapýyorum ki, kendi yaptýðým þeylerin ve sözlerin arkasýnda durayým. Benim herhangi bir þey için yazdýklarýmýn arkasýnda Fuat ve Özkan'ýn durma zorunluluðu yok. O zaman da yapmayalým oluyor. Suya sabuna dokunmayan bir insan olmak istemiyorum. Fikirlerimi söylemek istiyorum. Söyleyince de kýzýyorlar. 'Sen orada mesleðini yap, baba Mazhar ol' durumu var. Hiç de sevmem öyle baba-maba olmayý ben. Böyle bir þeyler iþte...

Bundan sonraki yolculuk tekil olarak mý sürecek yani?

Hayýr tabii, sahnede icra ettiðimiz þeyleri yine üçlü olarak yapacaðýz. Fakat CD çalýþmalarýnda böyle olabilir. Daha önce yaptýðým solo çalýþmasýnda Yandým, Psikopatým þarkýlarý hit olmuþtu. Ben onlarý yine MFÖ ile icra ettim. Ýsteseydim tek baþýma bir grup kurar, çýkar söylerdim. Ama kabahat ettim. Hem MFÖ, hem de tek baþýma iþ yapmalýydým. Bundan sonra artýk bu anlamda beni tek baþýma dinlemek isteyenlerin isteklerine de cevap vereceðim. Çünkü öbür türlü repertuvar da karýþýyor. Ben kendi anlatacaklarýmý anlatmak istiyorum peþ peþe. Ama öbür türlü bir Fuat'ýn bir Özkan'ýn bestesinin çalýnmasý gerekiyor. Karýþýyor ifadem. Fuat'ýnkini Aysel Gürel, Özkan'ýnkini karýsý yazmýþ olabiliyor. Bu bütünlüðü saðlamak için de birkaç konser yapmayý düþünüyorum. DMC ile solo albüm anlaþmasýný imzaladým. Altý-yedi tane yeni parça olacak.

Basýnýn sýkça eleþtirdiði Biricik Haným kostümlerini yine giyerek sahneye çýkacaksýnýz öyleyse?

Caným ne takacaðým! Tabii ki yine giyeceðim, en koyusunu...

Basýnda en çok yer alan ve yine en çok eleþtirilen birisisiniz...

Ya þöyle. 30 yýllýk karýmdan ayrýldým mesela. 'Hayýr ayrýlmayacaksýn, evine dön' diyorlar. Neco'ya yapýlan da terbiyesizliktir. Ýnsanýn özel hayatlarýna müdahale ediliyor ama çoðu insan aldýrmayýp yoluna devam ediyorlar. Medya deyince birkaç ciddi isim var; onlar için alýnýp okunuyor.

Sofistike sözlerinizin halktan kopuk olduðunu, o yüzden basit sözler yazdýðýnýzý belirtiyorsunuz. Öyleyse albümlere girmeyen sofistike birçok þiirini olmalý?

Evet var. Yeni albümde koyacaðým onlarý. Fakat bir aþk þarkýsý sofistike olamaz. Ali Desidero'yu yazdýðým yerlerde hiçbir Türk pop þarkýsýnda o kadar çok kelime kullanýlmamýþtý. Bütün bir jenerasyona bir sürü yeni kelime ezberlettim. Þarký sözlerime þiir gibi baþlar, sonra onu þarký sözü hesaplamalarýna getiririm.

Kelimelerle arasý bu kadar iyi olan bir sanatçý neden ekranda sert seslilerle konuþuyor?

Özel hayatýmda çok küfürlü konuþurum. Sanýyorum müthiþ bir kendini koruma içgüdüsüyle, bir kalkan ve zýrh olarak onu koyuyorum. Tam kendiniz olarak çýkarsanýz her söylediðiniz kelimeyi cýmbýzla alýp saçmasapan noktalara götürüyorlar. O yüzden siz de sert durmak zorunda kalýyorsunuz. Benim hakkýmda yazanlar da kendi iyilikleri için yazmasýnlar yani tavsiye etmem. Hýncal Uluç'a da ayýp ettim, kýzdým söyledim iþte. Köþesinden cart-curt atýyor, biz de bir tane salladýk iþte. Ýleri gidenlere biz de daha ileri giderek sallarýz. Verin bana da gazetede bir köþe görsünler günlerini! Ne polemiði, mahvederim valla! (Gülüyor) Çýkan yanlýþ haberlere Biricik dava açýyor, en son bu hamilelik haberiyle ilgili 10 milyar aldý valla. 30-40 yapmak gerekiyor onu. Ses etmedikçe 'vurun abalýya' yapýyorlar.

Çocukken de böyle nobran biri miydiniz?

Çalýþkan ve altýn çocuktum. Ýftiharla geçerdim. Liseye Maarif Koleji'ne gelince babam vefat etti. Ýstanbul'da çok serbestti. Okuldan kaçmalar baþladý, gitar aldým, birine âþýk oldum. Ýki ablayla büyüdüm. Üç anneli sayýlýrým. Etrafýmda kadýn olunca daha çok rahat ediyorum. Çok kalabalýk erkek grubunu sevmiyorum. Seyahatlere eþimle gitmeyi severim. Ayrýca kavgacýydým. 'Kasap Mazhar' derlerdi (Gülüyor). Hem cici çocuktum hem de sokaðý tanýrdým. Odasýnda oturup argo kelimeleri þarkýsýna koyan bir adam deðilim. Onlarý bilirim de. 70-80'li yýllarda kendimi müziðe vermeseydim saðda ya da solda telef olur giderdim. Bir yerin ön saflarýnda kesin olarak yer alýrdým. Direkt silahlý eylemin baþýnda olurdum yani.

Yazarken mi yoksa konuþurken mi kendiniz oluyorsunuz?

Yazma aný çok tuhaf. Onu çalýþma zannediyordum ama o geliyor hakikaten. Besteciyim diye sabahtan oturup çalýþayým olmuyor. Ama kaset yetiþtirmeye yakýn, isteseniz de istemeseniz de geliyor (Gülüþmeler)

Babanýzýn erken ölümü sizi hayata karþý neden öfke dolu biri yaptý?

Orta ikideydim ve savunmasýz hissettim kendimi. Bir iki senelik bocalamadan sonra konservatuvarda tiyatroya girdim ve müziði de öðrendim. Müzik deyince çok da bilgim yoktur. Nice konservatuvar mezunu arkadaþlarým vardýr ama bir beste bile yapamazlar. Bu yetenek iþi.

Oynadýðýnýz üç filmde de asabi rollerdesiniz. Mazaretiniz sadece asabi görünmek mi?

Bana þimdiye kadar baþka türlü bir rol gelmedi. Yeni her rol, sinirli adam teklifi. Hatta biri kantarýn topuzunu iyice kaçýrmýþ, Kýbrýs'tan emekli falan dedi. Olacak bir þey deðil (Gülüþmeler). Ben tamamen apayrý bir rolle çýkmak isterim. Bu iþin eðitimini aldým. Piyasada 'benim' diyen birçok insandan daha baþarýlý olurum. Hiç mütevazý olmaya gerek yok. Hokkabaz'da örneðini gösterdim. Sinirli-minirli, son sahne sinirli bir sahne mi? N'oldu sinir-minir? Sinirden aðlýyor olamazlar. Duygusal, yumuþak, Aristokrat... Her þey olurum. Hokkabaz için, 'Bu film senin filmin' diyen de oldu. Tartýþmalardan Cem Yýlmaz bile þaþýrdý. O da Almanya'da þu an, sahneye attý kendisini, tekrar þova baþladý. Araklama lafý çýkýnca 'Titanik'i çekeceðim. Gebze'de yaptýrýyorum.' diyordu (Gülüþmeler).

Yine de ne derseniz deyin 'Her þey Çok Güzel Olacak' filminin tadýný veren bir film çýkmadý sizden. Sanki o doðallýðý yitirdiniz, rol kesiyorsunuz gibi?

Evet çýkmadý. O bambaþka bir filmdi. Çok doðru tesbitleriniz. Geçen TV'de izledim, bayaðý aklý baþýnda filmmiþ. Hokkabaz'da yalnýz son sahnemle iftihar ediyorum. Ben de rol kesmiþ olabilirim. Mesela, 'Alo Alo orasý neresi?' cýngýlýný seslendirmiþtim. Ankara'da çoluk çocuk uyurken, içeride kýsýk sesle maket hazýrladým. Çatlak çutlak da çýkmýþ. Çok beðendiler. Sonra bunu Ankara'da ciddi olarak stüdyoda, normal þarkýcý tonuyla okudum. Serdar Erener, 'Abi biz bunu istemiyoruz, pýrtýl olaný istiyoruz.' dedi. Böyle bir fark var sanýrým.

John Malkovich, Jack Nicholson, Roger Waters, John Lenon... Herkesin sizi benzettiði isimler bunlar. Siz kime yakýn bulursunuz kendinizi?

John Malkovich'e benim gibi kel olduðu için hayraným. Aktörlüðünü çok severim. Kel olanlara karþý bir sempatim var, kellerin kardeþliði! (Gülüþmeler) Bruce Wills de öyle. Peruk da takýyorlar ama kaliteli olmalý. Ekmek Teknesi'nde bir peruk taktýlar, Zeki Müren gibi oldum. Türkiye'de olan bir sanatçý olarak hepsinden baðýmsýzým. Bu ülkede olsalar hiçbir þey yapamazlardý. Hakikaten madara ederlerdi. Adam uçurmada birinciyiz, yukarý yukarý; ama sonra taaak aþaðýya!

John Malkovich kendi sesini sevmeyen ve sesini ilaç baðýmlýsý gibi bulan birisiymiþ. Siz beðenir misiniz sesinizi?

Sesimi açýkçasý hiç beðenmiyorum. Milleti anlamýyorum da. Benim sesim çatlak-çutlak bir ses, yoruldu (Gülüþmeler). Kalýnlaþan sesimi sevmeye baþladýlar, buðulu diyorlar. Baþka bir þey yapýlýrken utanýrým, 'Fuat sen söylesene' derim. Yüksek perdelere çýkamadýðým için hep sesim yokmuþ gibi kabul ederim. Ama karakter bir sesim var, numarasýna getirip idare ediyoruz.

'Mazhar doðru yolu çok bulmuþtur' diyorsunuz. Bu önermenin sonucu, 'Mazhar çok yanlýþ da yapmýþtýr'a çýkýyor.

'Doðru yolu bulur bulur kaybeder' demiþimdir. Ýnsanlýk hali. Nefsi emmare geçmez ki insanda. Nefsin derecelerini bilenler hemen kendilerini üçe beþe atarlar, ooo ne güzel! Dörtte Hz. Ýsa mý ne vardýr yani. Kendi nefsini yukarýda deðil en aþaðýda görmen lazým. Sonra nefs kelimesine 'ego', ahlaka 'etik' diyorlar... Hiç sevmem. Ben rüya kullanýrým, düþ yapmam.

'Hayret makamýndayým' diyordunuz?

Ben onu þaka olarak söyledim. Hayret makamý önemli bir makamdýr. Öyle olaylar oluyor ki hayret ediyorsunuz, mizahçý gibi kullandým yani. Biz ancak 'Buselik Makamý'nda oluruz.

Bugünlerde yine umreye gideceðiniz haberleri konuþuluyor. Ahmet Hakan bir yazýsýnda sizin için "Mevlevi meþrep imajý ne zaman aðýr bassa, siz hemen bu imajý tersine çevirecek bir tutumla çýkýyorsunuz kamunun karþýsýna... Þirazesinden kopan taraflarýnýzla gündeme geldiðinizde ise öbür imajýnýzý öne çýkarýyorsunuz." diyor.

Ahmet Hakan enteresan bir adam. Yazýlarýný takip ederim. Aramýzda telefon konuþmasý geçti. 'Siz bana Beyaz'ýn programýnda 'sakallý spiker' diyerek hakaret etmiþtiniz. Ben de hakkýnýzda öyle yazdým.' dedi. Kendisi özür diledi, ben de diledim. Ama yazýsýnda önce bena özür diletmiþ. Caný saðolsun.

Sizin için yaptýðý tespitlere katýlýyor musunuz?

Hayýr, yanlýþ þu: Kendimi bozduðum bir an var. Konser serilerinde içki içip daðýtmýþým. Zor bir dönemden geçmiþim, ayrýlmýþým, basýn üstüme geliyor. Böyle bir dönemde o bozukluðun arkasýnda durmak zorunda kalýyorum. Fakat sonunda kendimi düzeltmek için sarýlacaðým þey tabii ki tekrar Allah oluyor. Tekrar tasavvufla kendi doðrumu buluyorum. Ankara Gençlik Parký'nda bir alet vardýr. Döner, siz de yapýþýrsýnýz. Sonra býraktýklarýnda orta direk vardýr, gider ona tutunursunuz. Benim için orta direk budur. Ona dönüþlerimde de 'bir öyle bir böyle' diyor. Ýnþallah bundan sonra artýk bozmam kendimi. Direk beni býrakmýyor, sarýlmamak da aptallýk oluyor.

Þunu da netleþtirelim. 'Yandým Yandým' þarkýnýz Peygamberimiz için mi yazýldý, bir kadýn için mi? Çünkü ikisini de söylüyorsunuz?

Vallahi de billahi de, Medine'de ilk gün Peygamberimiz için, 'Yandým Yandým' dedim ve orada yazdým. Diðer gün, 'Ah ki ne yandým' dedim. Sonra birkaç mýsra daha yazdým. Yýllar içinde oradan oraya gitti. O melodiye baþka sözler girdi. O söz açýkta kaldý bir ara. Sözü sonra baþka bir þeye soktum, orasýnýn Medine olduðunu belli eden sözleri çýkarttým. Çünkü dini bir þarký yapmak istemedim ki, ben aþk þarkýsý yapýyorum. Orada yandýðýmý hissetmiþim. Böyle bir baþka þarkým daha yoktur. Ben niye bir tanesine iþaret edeyim? Orada yazdým sonra da içine, 'Bana þarkýlar söyleten kadýn'ý da koydum. O da doðrudur, kadýndýr; ama o da Biricik deðildir mesela. O da kimseyi ilgilendirmez, hesabýný vermek zorunda deðilim. Bir saatliðine gördüðüm birisidir belki. Demek ki kendim için yazsam da ortak bir þeyleri yakalýyorum. Ýster çiçeðin güzelliðine yan, ister çocuðunun güzelliðine yan. Yan Allah yan! Orada da ona yanmýþým. Sonra karýma da âþýk oldum.

Bütün yanmalar öz olarak ayný mýdýr?

Deðildir. Bir daha 'yandým' diye bir þarký yazmadým ben. Orada Peygamberimiz için yandým. Bunda ne kötülük var, bunun nesini reklam yapayým. Israrla söylüyorum, tasavvuf hayranýyým. Þarkýnýn kime, neden yazýldýðý anlatýlmaz. Aðzýmdan bir kere çýkmýþ oldu. Ama "Bir hayaldi sanki, bir macera" orayadýr. "Özledim seni düþtüm yollara"dýr, öyledir. "Sarhoþluðu geçmedi hâlâ", odur. Bütün bunlar oranýn ilhamýyladýr. New York, Bodrum, Ýstanbul ve Hindistan için de þarkým var. Ama umre diye þarký yapmadým. Ne zaman samimi, gönlümden geçen bir þey yazmýþýmdýr o çok beðenilmiþtir. Hesap yapmadým hiç. Ben bir gerçeði daha söyleyeyim: Ben müzik makamý nedir bilmem mesela (Gülüyor). Hangi makam hangisidir bilmem kardeþim. Bana dinleyenler söyler, bu þu makamdýr diye. Bilseydim ne olurdu? Yüz yerine bin bestem olurdu. Bu kadar da imbikten geçmiþ olurdu. Hani sanatçý kardeþlerimiz çýkýyor ya, benim 300-500 bestem var diyen. Maþallah ne güzel ya!

Umreye gitmeniz neden çok konuþuluyor? Bunun reklamýný yaptýðýnýzý söyleyenler de var?

Hastasýyým. Dört kere umreye gittim, ilki 90'larda idi. Reklam yapsaydým onlarý açýklardým. Sonuncuyu da ben açýklamadým, insanlar gördü falan. Biricik'le beraber gitmiþtim. Þimdi bütün artistler gidiyor, gitsinler. Dönüþte, 'Bu benim AKP'li olduðum anlamýna gelmez.' diyorum. Ayrýca AK Partiyi de çok takdir ediyorum, sosyal iþler yapýyorlar. Bedava defter-kitap daðýtýyorlar. 70 milyonluk ülkede her hastanede tedavi olma imkaný, þaka iþler deðil. 10 milyonluk ülkede bunu yaparsýn ama burada zordur. Baþbakan'ýn yerinde olsam yaþayamam, olamaz. Basýnda her gün aleyhinde bir þey çýkýyor. Ýnsan nasýl bir kabul oluþturur ki hissetmez. Allah kolaylýk versin, ne zor bir iþ. Haklý eleþtirileri normal karþýlarým, güler geçerim.


"Müzikle uðraþmasam deli ya da anarþist olurdum"

Bir adaya düþsek yanýmýza alacaðýmýz üç þey MFÖ olurdu. Ya siz ne alýrdýnýz?

Beþ ton su ve beþ ton ekmek alýrdým. Bir de olta. Gerisini kendimiz hallederiz, kendin piþir kendin ye.

Hangi tür kaþarlarý çok seversiniz. Kars mý, Kýrklareli mi, Tonya mý, Trakya mý?

Rokfor yiyorum artýk. Daha koyusu, iyice tecrübeli (Gülüyor). Beyaz'ýn programýnda söylediðim o laf için hanýmefendi ile görüþüp ondan ve oðlundan özür diledim. Üzüldüm. Bizim zamanýmýzda kullanýldýðý gibi kullanýlmýyormuþ artýk, onu bilmiyordum. Çok daha kötüleþmiþ. Hayatla ilgili tecrübeli anlamýnda kullanýlýrdý eskiden.

Mazhar Alanson unutkan biri midir?

Mazhar Alanson isimleri unutur. Ama 30 yýl önceki þarkýyý Fuat'a hatýrlatýrým yani, þaþýrýr da. Dalgýnýmdýr. Ama bu düþünme mi, kireçlenme mi bilmiyorum yani (Gülüyor). Ýyi ki müzikle uðraþýyorum, deli olurdum herhalde. Anarþist olurdum.

Söyledikleriniz arasýnda sizin en sevdiðiniz þarký hangisidir?

Bunun cevabý klasiktir biliyorsunuz: "Hepsi çocuklarýmdýr, ayýrt edemem"dir (Gülüyor).

'Gözyaþlarýmýzý Bitti mi Sandýn' þarkýsýdýr. Bunu sevmek deðil de, evde tek baþýma tuhaf þekilde gitarýmý akort ederken bu þarkýyý söylerim. Elime gitar verip, bir þarký çal desen, ben tutar sana bunu çalarým. Þarkýlarda tek satýrdýr vuran. O þarkýda da 'Seni sevmeler cumhuriyetinde'dir o satýr. Hiç duygusal adam olduðumu sanmýyordum; ama þöyle geriye dönüp yazdýklarýma bakýnca, "Ulan bir sürü duygusal þey yazmýþsýn. Sen de demek ki bir þeyler var" dedim.

Sonuç olarak, ele güne karþý bir mazeretiniz her zaman var?

Yaa bu ülkede olup da mazereti ve asabiyeti olmamak zor. Yazýlýp çizilmek de insaný nasýrlaþtýrýyor. Ben artýk resmim güzel çýkmýþ mý diye bakar hale geldim.

Ýnternet kullanýyor musunuz?

"Hiç bilgisayara bakmam. Ýnternet yok bende. Görüyorum Beyaz'larý, Okan'larý filan, internete cevap veriyorlar. Ýnsanlarýn bu kadar her istediðini söylediði bir ortam insanýn sinirini bozar. Onun için icat edilmiþ zaten. Ben kendi hakkýmda yazýlanlarý hiç okumam. Orasý baþka bir makam yani. O kadar da deðil yani. Demokrasiden de bir netice çýkmaz.

Yaþlandýðýnýzý hissediyor musunuz?

Ýnsanýn ruhu deðil, yaþý yaþlanýyor. Konserden sonra omuzlarým, bileðim aðrýyor ama ayný Mazhar'ým. Çocuklara da saygý duymak lazýmmýþ o yüzden. Çünkü ruh yaþlanmazmýþ, ayný kalýrmýþ. Vücudumun bundan haberim olmadýðý için ruhumun yaþýný es geçelim.

Feridun Düzaðaç, 2. albümünü size ithaf etti. Ama siz ona bir bestenizi bile vermediniz hatýrladýðým kadarýyla?

Çok efendi tatlý bir çocuktu ya! Ya versem de benim taþýyabileceðim laflar, baþkasýnýn aðzýna gitmiyor. Bugüne kadar ona buna þarký vermiþliðim yok. MFÖ olarak birdir, ikidir. Beste satamýyorum falan. Feridun da küstü biraz galiba piyasaya. Sanatçý birisi. Meþgul olamadým, aklýmda kaldý o.

 



Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat